8 Ağustos 2017 Salı
İNSANCIK
Varlığının bile farkında olmadığı dönemleri oluyor insanın.
İçindeki fırtınalara taktığı isimleri oluyor mesela,
Acıya acı demekten yorulup, gülümsediği saniyeler ile ulaşıyor nirvanaya.
Kalbinden yükselen sesleri duymamak adına, dinlediği yüksek sesli müzikleri var mesela.
Dururken koştuğu, susarken konuştuğu anları oluyor arada.
Göçebe hissedip yerleşik hayata niyet ettiği yerlerden taşlanışları oluyor her defasında.
Parmaklarını oynatabilmenin sevinci ile güzel geçebiliyor günleri,
Perdelerini kaldırmadan da kedi kadar masum oluyor ara sıra.
Sesinin yettiği kadar duyuruyor kendini,
Düşündüğü kadar akıllı,
Gülebildiği kadar mutlu,
Göz yaşı kadar üzgün oluyor her defasında .
Karanlıktan korkmasına rağmen, güneş ile arkadaş olduğunu unutuyor arada,
Saatlerce konuşup, hiçbir şey söylemediği oluyor cümlelerin tanrısına.
Yumruklar indiriyor kendi gibi et yığınlarına,
Boğazındaki ses tellerine mahkum olup bağırıyor her defasında.
Elleri ile yaptığını yıkıyor sefer-i hayatında,
Mabedine saldırı sayıyor her bakışı pervasızca,
Gölgesinden korksun istiyor insanlar, gölgesine mahkum aslında
Tanrı gibi yaşayıp insan gibi ölüyor her defasında.
Bir dakika önce nefes alırken,
Bir dakika sonra nefes diyemeyişlerini ibret olarak yayıyor tüm insanlığa.
13 Mayıs 2017 Cumartesi
Küçük Çocuk
Korkular
tanrısallaştı yüreğimde,
Denize
kafa tutar oldu bir damla su,
Polyanna
intihar etti,
Cüceler
tecavüz etti prensese,
Şirinler
köylerini yakıp gitti,
Sözcüklerim
şehvetim içinde erdi,
Masumiyet
ana rahminde kaldı,
Burunlarımız
pinokyolaştı,
Ruhlarımıza gusül gerekti,
Bekaretini
yitirmiş cümleler ile anlatıldı aşk,
Her şeye
inat,
Yağmur
yağdı sonra
Damlalar usulca
süzüldü bedenimde,
Gözlerimin
mirasçısı gözyaşları,
Kayboldu
yağmurlar içerisinde..
Çölde gezen
bedeviye aşina gelmezmiş su.
Sözcüklerim
aşina gelmiyor artık bana,
Kışa
soruyorum baharları,
Olmayan
ülkemde, olmayan tahtım,
Mutluluk fabrikasıyım,
Akıl
kokan şeyler değil yaptıklarım.
Arka
sokaklarda tecavüz edilirken çocuklara
Devasa
gövdem içerisinde
Salıncakta
sallanan küçük çocuk ruhum.
Cesurum..
23 Mart 2017 Perşembe
GERİDEN BAKMAK
Elimde olan her şeye bir adım geriden bakma isteği ile
geçiyor geceler,
Rüzgar vurdukça başak tanelerinin savrulması gibi hayatın bana olan muamelesi,
Gün geçtikçe yontuluyor tüm sivriliklerim,
Gün geçtikçe eriyen mum gibi bir şeyler azalıyor içimdeki
mabedimden,
Hayat, denklemsel bir
matematik formülünden çıkan sıfır kadar pervasızca duruyor gözlerimin önünde,
Hepsinden öte seni de özlüyorum,
Atılan bir taş ile parçalara ayrılan cam kadar bol parçalı
kalbim,
Yapıştıracak gücüm var mı? – bilmiyorum.
Yapıştırmaya niyette etmedim hiç.
Anadolu da bir söz vardır ya hani; Namazda gözü olmayanın,
ezanda kulağı olmazmış.
Sevmede gözümüz yoktu, etmedik niyet.
Nerede nefes alıyorsan orada mutlu ol emi.
Sen neredeyken doğuyorsa güneş ,
Orada kahkahaların asılı kalsın semada,
Beni soracak olursan, elinde olan her şeye bir adım geriden
bakma isteği.
Gözlerim ile dudaklarımın kavgasına şahit oluyorum bu
aralar,
Zira başka türlü gülerken ağlamayı, ağlarken gelen gülme
isteğini açıklamak mümkün değil.
Susmayan bir şarkı kadar suskunum.
Feryat denizinde küçük bir sandalım olsun isterken,
Koca koca gemileri peşimden sürüklemenin utancı içerisindeyim.
Güneş hep aynı yerden doğarken, yıldızlar kafasına göre
selam veriyor dünyaya.
Sabahları gülerken çocuklar, geceleri uyuyor,
Belki de bu yüzden sevemedim geceleri,
Belki de her gece yaktığım mumun erimesine üzüldüğüm için sevemedim
geceleri.
Şimdi, dünyanın cenneti dediğim çocuk parkındayım.
Parmaklarımın arasındaki sigaradan çıkan efkarlı dumanlar,
Ciğerlerimin küfredişlerine sağır olmak gerekecek,
Ağlayan her çocuğa alınan şeker kadar kutsal,
Annesinden dayak yese bile anne diye ağlayan çocuk kadar
sevgiye tutsak olmak gerekecek bu gece.
Tüm gecelere selam olsun bitmeyen sabahlardan.
Elinde olanlara iki adım geriden bakabilen adamlara da selam
olsun.
Elimde olanlara bir adım geriden bakma isteği ile
sevişeceğim bu gece,
İnlemelerim bol olsun.
9 Şubat 2017 Perşembe
Yağmur Duası
Duygusal
karmaşıklıklar içerisinde yükselen bir
feryat,
Birilerini
özlemek ama o birileri yerine koyacak bir öznenin dahi olmadığı bir gece,
Sabaha doğru
uyanmak boğazında kahredici bir kuruluk ile,
Tüm gün
ellerine bakmak hiç yorulmadan,
Olur olmadık
her şeye gülme çabası,
Batmakta
olan bir gemide suyunu yudumlama isteği,
Gidilmesi
gereken yerlerin zıddına bilinmezliklere koşmak umarsızca,
Birçok insan
arasında insan aramak usulca,
Kalabalıklar
içerisinde bakire yalnızlıklar ile sevişmek,
Akşama
çalarken gün, inlemelere eşlik eden ter
damlasında ki o namus kadar haklı
olabilmek,
İçinde bir
çok şeyi barındırırken yetim çocuk gibi
bakmak dünyaya,
Korkuların
hakim olduğu bir akıl, kuraklığın baş verdiği bir kalp,
Kalplerimiz
içinde yağmur duasına çıkılmalı.
Kullanılan
prezervatifler ile aynı soydan gelen insan bedenini değerli kılma çabası,
Unutabilmenin
verdiği orospu mutlulukları serpiştirmek hayatın her yerine,
Filistinli
bir çocuğun korkusu,
İranlı bir
kadının saçları,
İsrailli bir
Yahudi’nin ağlama duvarı önündeki kutsal gözyaşları.
Eylül
Cansınların derin sulardaki cansız bedenleri,
Hande Kadere
gagası ile su taşıyan bir kuş olma isteği,
Kalpler
içinde yağmur duasına çıkılmalı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
BAĞDAT ve KİSRA
Bilinmez köylerin, bilinmez insanları, İsmi unutulan cesetler. Hafıza-ı beşerin varlık mücadelesi. Akşamlardan sabahlara taşan ö...

-
Bilinmez köylerin, bilinmez insanları, İsmi unutulan cesetler. Hafıza-ı beşerin varlık mücadelesi. Akşamlardan sabahlara taşan ö...
-
Varlığının bile farkında olmadığı dönemleri oluyor insanın. İçindeki fırtınalara taktığı isimleri oluyor mesela, Acıya acı demekten y...
-
Elimde olan her şeye bir adım geriden bakma isteği ile geçiyor geceler, Rüzgar vurdukça başak tanelerinin savrulması gibi hayatın ba...